Mezopotamya, tüm insanlığın köklerinin doğduğu yer. Bu topraklar, tarih boyunca medeniyetlerin buluşma noktası olmuş, insanlık için bir başlangıç hikayesi yazmıştır. Ndesign Tasarım Ekibi olarak, Mezopotamya’nın büyüleyici atmosferinden esinlenerek hayata geçirdiğimiz Ezora Koleksiyonu bu kadim mirasın modern yaşam alanlarına taşındığı bir hikaye. Koleksiyonun her bir parçası, bu mistik şehrin yüzyıllara meydan okumuş efsanelerinden ve zengin kültür mozaiğinden ilham alıyor. Tasarım sürecinde, şehri ziyaret ederek bu mistik atmosferi hissetmek, çarşılarda gezerek zanaatkârlarla sohbetler etmek ve onların hikayelerini dinlemek oldukça ilham vericiydi. Mardin’in yerel tatları, kokuları ve dokuları, tasarım sürec- imizi derinleştirerek her parçanın anlamını güçlendirdi. Bu deneyimler, koleksiyonun detaylarına hayat verdi. Barışın, uyumun ve birlikte yaşamanın büyüsünü yansıtan bu koleksiyon, yaşam alanlarınıza zamansız bir estetik ve duygusal bir bağ katmayı amaçlıyor. Ezora’nın, hayatınıza değer katarak anılarınızın bir parçası haline gelmesini diliyoruz.
TAHT KOLEKSİYONU
Taht Yatak Odası, Mardin’in sıcak yaz gecelerinde, teraslarda yıldızların altında uyuma kültüründen ilham alınarak tasarlandı. Mezopotamya kültüründe, özellikle yaz aylarında, teraslarda kullanılan geleneksel bir mobilya olan Taht, zamanla bölgenin kültürünü ve yaşam tarzını simgeleyen bir parça haline gelmiştir. Taht ismi verilen mobilyalar, tarih boyunca genellikle ahşap iskelet üzerine yerleştirilmiş pamuklu şiltelerden üretilerek uyumak için eklenen beyaz bezlerle sarılır. Sabahın erken saatlerinde Mardinin kat kat yükselen mimarisinde teraslarda oluşan bu manzara mezopotamyanın ovalarının arasında adeta denizin üzerindeki yelkenleri andıran bir görüntü oluşturur.
The Taht Bedroom was designed inspired by the tradition of sleeping under the stars on terraces during the warm summer nights in Mardin. In Mesopotamian culture, especially in the summer months, the traditional piece of furniture used on terraces called “Taht” has gradually become a symbol of the region’s culture and lifestyle. Taht furniture, traditionally made with a wooden frame covered with cotton mattresses, is wrapped with added white cloths for sleeping. In the early hours of the morning, the sight of this furniture on terraces in Mardin’s layered architecture creates an image reminiscent of sails on the sea in the Mesopotamian plains.
Bu kültürden esinlenilerek tasarlanan cibinlikli karyolası, Mardin’in anıtsal mimarisinin silindirik detaylarını taşır ve yumuşak hatlara sahip ahşap dokusuyla, modernizmi gelenekle birleştirir. Tasarımdaki her bir detay, Mardin’in sıcaklığını ve geçmişin zarafetini hissedilir kılar. Boy aynalı makyaj masası, zarif hatlarıyla yaşam alanınıza fonksiyonel bir bütünlük katar. Estetikteki sadelik ve işlevsellik, Taht Yatak Odasının her parçasında birleşir ve sizi geçmişin huzuru ve günümüzün konforuyla buluşturur.
Inspired by this culture, the canopy bed design carries the cylindrical details of Mardin’s monumental architecture and combines modernism with tradition through its soft wood texture. Every detail in the design reflects the warmth of Mardin and the elegance of the past. The full-length mirror vanity, with its graceful lines, adds functional unity to your living space. The simplicity and functionality in the aesthetics of the Taht Bedroom come together in every piece, bringing the tranquility of the past and the comfort of the present together.
MEZOPOTAMYA'NIN YILDIZLAR ALTINDAKİ HUZURU
The Tranquility Under the Stars of Mesopotamia
Sıcak yaz gecelerinde hayat damlarda devam eder. Mezopotamya kültüründe, özellikle yaz aylarında, teraslarda ve dış mekanlarda kullanılan geleneksel bir mobilya olan Taht, zamanla bölgenin kültürünü ve yaşam tarzını simgeleyen bir parça haline gelmiştir.
taht KOLEKSİYONU
Taht, tarih boyunca, genellikle ahşap iskelet üzerine yerleştirilen pamuklu şiltelerden üretilmiş, geniş ve rahat yapısıyla, yumuşak dokusu ve zarif hatlarıyla geceyi keyifle geçirmek için tasarlanmış bir mobilyadır. Günümüzde hala sıcak yaz gecelerinin yıldızlar altında oturup sohbet etmek, dinlenmek ya da uyumak için vazgeçilmezidir. Tahtlar, ailelerin, dostların ve komşuların bir araya gelip sohbet ettiği ve geceyi birlikte karşıladığı alanlardır. Taht, geleneksel yaşamın bir simgesi olarak, huzuru, paylaşımı ve birlikteliği temsil eder.
Taht Outdoor Koleksiyonu, işte bu kültürden ilham alarak tasarlandı. Koleksiyonun alüminyum iskeleti, dış mekâna uyumlu olacak şekilde tasarlanırken, el örgüsü işçiliği zarafetiyle geleneksel konforu modern bir dokunuşa taşır. Kırlentler, kufi sanatından esinlenen desenlerle modern bir yorum kazanırken, love seat parçası, sekizgeni anımsatan formuyla denge, sonsuzluk ve devamlılık fikirlerini yansıtarak, hem estetik hem de sembolik bir derinlik sunar. Taht koleksiyonu , Mardin’in taş avluları ve teraslarında yankı bulan geleneksel bir yaşam tarzını bugüne taşırken, her detayında, toplumsal bağların ve geçmişin izlerini yaşatır. Koleksiyonun ahşap versiyonu ise, bu kültürü evlerinin içine taşımak isteyenler için bir seçenek sunar ve gelenekselin zarif dokusunu modern bir ambiyansta buluşturur.
The Taht Outdoor Collection was designed inspired by this culture. The collection’s aluminum frame is designed to be compatible with outdoor environments, while the handwoven craftsmanship adds a modern touch to traditional comfort. The cushions, inspired by Kufic art, are given a modern interpretation, while the love seat piece, with a shape reminiscent of an octagon, reflects ideas of balance, infinity, and continuity, offering both aesthetic and symbolic depth. The Taht collection brings the traditional lifestyle echoing in Mardin’s stone courtyards and terraces into the present, preserving traces of social bonds and the past in every detail. The wooden version of the collection offers an option for those wishing to bring this culture into their homes, combining the elegant texture of tradition with a modern ambiance.
MEZOPOTAMYA'NIN YILDIZLAR ALTINDAKİ HUZURU
A Modern Reflection of Elegance and Abundance
DAMLA SEHPA SETİ
Damla, Mardin’de bereketin simgesidir; yaşamın devamını sağlayan toprakla özdeşleşmiş, ve Mardin’in taş sokaklarına işlenmiş, yüzyıllardır yankı bulan bir semboldür. Damla Sehpa Seti, bu anlamlı motife dayanarak tasarlanmış olup, geri dönüştürülmüş plastikten üretilerek sürdürülebilir bir formda hayat bulmuştur. Bu tasarım, doğanın yeniden şekillenen formunu ve toprağın döngüsünü temsil ederken, aynı zamanda Mardin’in kültür mozaiğine yapılan bir referans niteliği taşır. Üç parçadan oluşan bu sehpa setinin tasarımına , ince pencere mazgallarındaki geometrik detaylardan ilham alınarak tasarlanmış ayakları zarif bir dokunuş katmıştır. Damla Sehpa, Mardin’in kültürel mirasını yaşatarak yaşam alanlarınıza bereket, denge ve zarafet katar.
Damla is a symbol of abundance in Mardin; it is intertwined with the earth, which sustains life, and has echoed through Mardin’s stone streets for centuries. The Damla Coffee Table Set is designed based on this meaningful motif and is crafted from recycled plastic, bringing it to life in a sustainable form. This design represents the reshaped form of nature and the cycle of the earth, while also serving as a reference to Mardin’s cultural mosaic. The three-piece coffee table set features legs inspired by the geometric details of fine window grilles, adding an elegant touch to the design. Damla Coffee Table brings abundance, balance, and elegance to your living spaces, while preserving and celebrating Mardin’s cultural heritage.
MEZOPOTAMYA'NIN YILDIZLAR ALTINDAKİ HUZURU
Serene Outdoor Moments with Mardin’s Cultural Heritage
MİRAZ KOLEKSİYONU
Mardin’in taş sokaklarında, kapıların ve pencerelerin zarif detayları, her biri yüzyılların fısıldadığı hikayelere ev sahipliği yapar. Her pencere, iç dünyalara açılan gizli bir kapı gibi, gözlerden uzak bir dünyayı simgelerken; her kapı, yeni başlangıçların, yeniden doğuşların ve sonsuz olasılıkların habercisidir. Miraz Koleksiyonu, Mardin’in zarif kapı ve pencere detaylarından ilham alarak şekillendi. Geometrik formların uyumu, sekizgen formların simetrik düzeni ve sürekli bağlantı arayışı, şehrin taş yapılarındaki derin estetik ve dinginliği modern bir dokunuşla yansıtır. Orta Sehpa, Yan Sehpa ve Yemek Masası, dış mekâna uyum sağlayan materyallerle tasarlanarak açık havada geçireceğiniz anlarınızın vazgeçilmez bir parçası olmaya adaydır. Bu koleksiyon Mardin’in kültürel mirasıyla modernizmin zarif bir buluşmasını sunarak yaşam alanınıza derin bir anlam ve zarafet katar.
In the stone-paved streets of Mardin, the elegant details of doors and windows whisper stories of centuries past. Each window, like a hidden gateway to inner worlds, symbolizes a realm concealed from view; each door heralds new beginnings, rebirth, and endless possibilities. The Miraz Collection takes its inspiration from the intricate details of Mardin’s doors and windows. The harmony of geometric forms, the symmetrical order of octagonal shapes, and the pursuit of continuous connection reflect the profound aesthetics and tranquility of the city’s stone architecture with a modern touch. The Coffee Table, Side Table, and Dining Table are crafted with materials suited for outdoor use, making them essential companions for your cherished outdoor moments. This collection seamlessly blends Mardin’s cultural heritage with modern elegance, bringing depth, meaning, and sophistication to your living spaces.
MARDİN’İN KAPILARINDAN SOFRALARA UZANAN BİR HİKAYE
A Story Spanning from Mardin’s Doors to Dining Tables
Mardin, her köşesinde derin bir tarih, eşsiz bir zarafet ve iç içe geçmiş yaşam izleriyle dolu bir şehir. Her kapı, her pencere, her detay birer hikaye taşır. Bu kapılar, yalnızca birer geçiş değil, aynı zamanda bir şehrin kimliğinin, geçmişin ve zamanın simgesidir. Mardin’deki kapıların gizemi, her birinin farklı bir biçimi, detayları ve hikayesi olmasında saklıdır. Farklı geometriler ve doku zenginliklerine sahip olan bu kapıların her biri hem işlevsel hem de estetik açıdan kendi dünyasında bir anlam taşır. Her bir form, Mardin’in çeşitliliğini, halklarının bir arada yaşama kültürünü ve evlerin içindeki farklı dünyaları simgeler.
Mardin is a city filled with profound history, unique elegance, and traces of intertwined lives at every corner. Every door, window, and detail carries a story. These doors are not merely passageways but also symbols of the city’s identity, history, and the passage of time. The mystery of Mardin’s doors lies in their diverse shapes, intricate details, and unique stories. Each door, with its varying geometries and rich textures, carries its own meaning, both functional and aesthetic. These forms represent Mardin’s diversity, the culture of coexistence among its people, and the distinct worlds within its homes.
marzen KOLEKSİYONU
Marzen Koleksiyonu, işte bu kapıların ve şehrin gizeminden ilham alarak tasarlandı. Mardin’in dar sokaklarında karşınıza çıkan ince pencere mazgalları ve geometrik detaylar, metal ayakların formuna ilham verirken, üzüm bağlarının ve bereketin simgesi olan nar taneleri, koleksiyonun dikkat çeken renk tonlarına ilham olmuştur. Bu renkler, hem toprağın derin bağlarını yansıtır hem de her bir parçada Mardin’in tarihini ve zengin kültürünü hissettirir.
The Marzen Collection is inspired by the mystery of these doors and the essence of the city. The narrow window grilles and geometric details found in Mardin’s winding streets influence the form of the collection’s metal legs. Meanwhile, pomegranate seeds—symbols of abundance and fertility—serve as inspiration for the collection’s striking color palette. These colors reflect the deep connection to the earth and evoke Mardin’s history and rich culture in every piece.
Bir şehir düşünün; her adımda geçmişi, her köşede geleceği hissedersiniz. Marzen Koleksiyonu, Mardin’in kapılarındaki farklılıkları birleştirerek, sofra etrafında paylaşılan her anı anlamlı kılar ve toprakta hayat bulan bereketi yansıtır..
Bu koleksiyon , geçmişten bugüne uzanan bir köprü gibidir: Eski bir kapı çerçevesinden içeri süzülen ışığın yarattığı o dinginliği, modern yaşam alanlarına taşır.
Imagine a city where every step evokes the past and every corner hints at the future. The Marzen Collection unites the diversity of Mardin’s doors, infusing meaning into every moment shared around the dining table and reflecting the abundance rooted in the land.
This collection acts as a bridge between the past and the present: It brings the serenity of light streaming through an old doorframe into modern living spaces, offering an enduring connection to history and heritage.
GEÇMİŞİN ZARAFETİ, BUGÜNÜN KONFORUYLA BİRLEŞİYOR
The Elegance of the Past Meets the Comfort of Today
YİVLİM
Yivlim Koltuk, Mardin’in taş duvarlarında yankı bulan geçmişin izlerini ve usta ellerin zarif işçiliğinden ilham alır.. Yivli yüzeyler, Mardin’in eşsiz mimarisinin derinliğini ve estetiğini modern bir tasarımla harmanlar. Döşeme kumaşındaki detaylar, bölgedeki taş ustalarının yıllara meydan okuyan zarif işçiliğini, çağdaş bir dokunuşla ifade eder. Geleneksel divanların modernize yorumu olan minderli oturumu, sizi geçmişin huzuruna ve günümüzün konforuna davet eder. Alt baza boyunca uzanan püsküller, geleneksel Mardin tekstil sanatını modern bir şekilde yansıtarak koltuğa hareket ve zarafet katar. Yivlim Koltuk, geçmişin zamanı aşan zarafetini ve bugünün konforunu birleştirerek, yaşam alanınıza zamansız bir şıklık ve estetik derinlik getirir.
The Yivlim Sofa draws inspiration from the traces of the past echoed in Mardin’s stone walls and the delicate craftsmanship of skilled hands. The ribbed surfaces blend the depth and aesthetics of Mardin’s unique architecture with modern design. The details in the upholstery fabric express the timeless craftsmanship of the region’s stone artisans with a contemporary touch. The cushioned seating, a modern interpretation of traditional divans, invites you to experience both the tranquility of the past and the comfort of the present. The tassels that extend along the base add movement and grace to the sofa, reflecting Mardin’s traditional textile art in a modern way. The Yivlim Sofa brings timeless elegance and aesthetic depth to your living space by merging the grace of the past with today’s comfort.
HEVİN BERJER
UMUDUN KANATLARINDA HUZURLU BİR ZARAFET
Mardin’in taş sokaklarından yükselen hafif rüzgarla, güvercinlerin zarif kanat çırpışı arasındaki huzur, Hevin Berjerin tasarımında hayat bulur. Yerel dillerde umut anlamına gelen Hevin bu huzurun ve zarafetin bir simgesidir. Koltuğun minderli oturumu, sizi sarararak Mezopotamya semalarında yankılanan güvercinlerin umut ve barış mesajını evinize taşır. Hevin berjer konforuyla huzur ve dinginlik ile dolu anlarınızın vazgeçilmez bir parçası olmaya adaydır.
The tranquility between the gentle breeze rising from the stone streets of Mardin and the graceful fluttering of doves’ wings is brought to life in the design of the Hevin Armchair. Hevin, meaning “hope” in local languages, symbolizes this peace and elegance. The cushioned seating of the armchair envelops you, carrying the message of hope and peace echoed by the doves soaring through the skies of Mesopotamia right into your home. With its comfort, the Hevin Armchair is poised to become an essential part of your moments filled with peace and serenity.
TELKARİ KONSOL
GELENEKTEN GELEN ZARAFET, MODERN TASARIMDA HAYAT BULUYOR
Usta ellerin dokunuşlarıyla ince metal tellerin birbirine sarılarak zarif desenlere dönüştüğü Telkari sanatından esinlenerek tasarlanan Telkari Konsol, bu kadim sanatın modern bir yorumudur. Konsolun kulplarında, barış ve birliği sembolize eden zencerek motifinden ilham alınarak şekillenen zarif desenler, birbirine bağlı çizgilerle hayat bulur. Her bir kıvrım, zamansız bir uyum ve bağlantı simgesi olarak derin bir anlam taşır. %100 doğal ahşap olan konsolun sekizgen ayakları, dengeyi ve sürekliliği simgeler. Sekizgenin sonsuz döngüsü, zamanın akışını ve yaşamın sürekli döngüsünü temsil eder. Bu form, hem estetik hem de sembolik bir güç taşır ve tasarımın her detayında bir birlik ve ahenk yaratır.
Inspired by the art of Telkari, where delicate metal wires are intertwined to form elegant patterns, the Telkari Console is a modern interpretation of this ancient craft. The handles of the console feature graceful patterns shaped by the ginger motif, symbolizing peace and unity, coming to life through interconnected lines. Each curve carries deep meaning as a symbol of timeless harmony and connection. The console’s octagonal legs, made from 100% natural wood, symbolize balance and continuity. The infinite cycle of the octagon represents the flow of time and the ongoing cycle of life. This form carries both aesthetic and symbolic power, creating unity and harmony in every detail of the design.
AHENK
BİRLİKTE VAR OLMANIN ZARAFETİ
Zamanın derinliklerinde, Mardin`in yüzyıllara meydan okumuş sokaklarında kemerli kapıların ve sütunların zarif hatlarında bir arada var olmanın gücünü ve huzuru simgeleyen bir motifin izleri gizliydi. Bu koleksiyon zencerek motifinin birleştirici gücünden ilham alarak tasarlandı. Koleksiyondaki her bir parça, geçmişin zarif fısıltılarını ve Mardin’in taşlarına işlenmiş huzurunu yasam alanlarınıza getiriyor. %100 masif ahşap kitaplık, yemek masası ve orta sehpa gibi parçalar, masif ahşabın sıcaklığını ve taşın soğuk gücünü birleştirerek, geçmişin sesini bugüne taşıyor. Bu koleksiyonda, taşın asaletinden ve ahşabın doğal dokusundan doğan güç, her detayda birleşerek sonunda bir ahenk yaratıyor. Ahenk Koleksiyonu, barışın, uyumun ve birlikte yaşamanın büyüsünü evinize taşıyan bir deneyim olarak hayatımıza giriyor.
Deep in time, within the ancient streets of Mardin, the elegant lines of archways and columns held the traces of a motif symbolizing the strength and tranquility of coexistence. This collection is inspired by the unifying power of the zencerek motif. Each piece in the collection brings the delicate whispers of the past and the tranquility etched into Mardin’s stones into your living spaces. Items such as the 100% solid wood bookshelf, dining table, and coffee table combine the warmth of solid wood with the cold strength of stone, carrying the voice of the past into the present. In this collection, the power born from the nobility of stone and the natural texture of wood unites in every detail, ultimately creating a harmonious whole. The Ahenk Collection enters our lives as an experience that brings the magic of peace, harmony, and coexistence into your home.
HELKA SEHPA SETİ
ZARAFETİN VE BİRLİĞİN SEMBOLÜ
Helka Yan Sehpa Seti, güneşin ışıltısından ilham alarak tasarlandı. %100 doğal ahşap ve taş yüzeylerden oluşan tablaları, zencerek motifinin birleştirici gücünü temsil ederken, güneş formundaki ayakları mekâna enerji ve canlılık katıyor. Helka, yerel dillerde “zarif” ve “güzel” anlamına gelir ve tasarımın her detayında bu zarafeti yansıtarak bir bütünlük sunar. İki parçadan oluşan tasarımı, uyum ve birlik kavramlarını simgeleyerek yaşam alanlarınıza estetik bir derinlik katarken koleksiyonun metal c sehpası ise işlevselliği ile hayatınızı kolaylaştırır.
The Helka Side Table Set is inspired by the brilliance of the sun. The sun-shaped legs, made of 100% natural wood, bring energy and vitality to the space, while the elegant marble tabletops offer a perfect fusion of simplicity and grace. “Helka” means “elegant” and “beautiful” in local languages, and this elegance is reflected in every detail of the design, providing a sense of unity. The two-piece design symbolizes harmony and unity, adding aesthetic depth to your living space.
FİRUZE DRESUAR
MARDİN’İN KORUYUCU GÜCÜ, TURKUAZIN IŞILTISI
Dresuar, turkuaz taşlı kulplarıyla Mardin’in nazarlık kültürüne referans olur. Turkuaz taşları, bölgedeki koruyucu güçleri simgelerken, her detayında geçmişin zarafetini ve güvenini barındırır. Kulplarındaki ince işçilik, Mardin’in taşlarına işlenmiş desenlerin modern bir yorumudur. Ayakları ise sekizgen formunun zarif incelmesiyle şekillenir; her bir geçiş, tasarımı daha da özgün ve etkileyici kılar. Firuze Dresuar, yaşam alanlarınıza zamansız bir zarafet ve kültürel derinlik katar.
The console, with its turquoise stone handles, references Mardin’s amulet culture. The turquoise stones symbolize the protective powers of the region, while each detail carries the elegance and trust of the past. The fine craftsmanship on the handles is a modern interpretation of the patterns embedded in Mardin’s stones. Its legs are shaped by the elegant tapering of the octagonal form; each transition adds uniqueness and impact to the design. The Firuze Console brings timeless elegance and cultural depth to your living spaces.
SHEMSA sehpa setİ
MARDİN’İN KORUYUCU GÜCÜ, TURKUAZIN IŞILTISI
Shemsa Sehpa Seti, “güneş” anlamına gelen adını, Mardin’in taş sokakları ve kat kat yükselen merdivenlerinin sunduğu ışıkla buluşan bir anlamdan alır. Bölgenin tarihinde aydınlanma ve ilahi ışığın sembolü olan güneş formunda şekillenen bu sehpa seti, Mardin’in taş sokaklarından ve yükselen merdivenlerinden yankı bulan ışığı yansıtarak tasarlanmıştır. Biri taş, diğeri %100 doğal masif ahşap olarak iki parçadan oluşan Shemsa Sehpa Seti, Mardin’in taşlarında yankılanan güneş ışığının huzurunu evinize getirerek yaşam alanınıza sıcaklık ve zarafet katıyor.
The Shemsa Side Table Set, named after “the sun,” draws its meaning from the light that meets Mardin’s stone streets and ascending stairways. Shaped in the form of the sun, a symbol of enlightenment and divine light in the region’s history, this side table set is designed to reflect the light echoing from Mardin’s stone streets and rising staircases. Composed of two pieces, one in stone and the other in 100% natural solid wood, the Shemsa Side Table Set brings the serenity of the sunlight echoing through Mardin’s stones into your home, adding warmth and elegance to your living space.
Zamanın Katmanları
The Layers of Time
Dara, antik dünyanın en önemli şehirlerinden biri olarak tarihin katmanlarını ve insanın doğa ile olan bağını anlatır. Bu büyüleyici harabeler, zengin bir kültür mozaiği, su kanalları ve mezar odalarının mistik atmosferiyle zamansız bir hikaye taşır. Bu tasarım, Dara’nın derinliklerinde yankılanan seslerin, yüzyıllar boyunca akıp giden zamanın ve taşlarla yazılan tarihin bir çağdaş yorumu olarak doğdu.
Dara tells the story of the layers of history and the connection between humans and nature as one of the most important cities of the ancient world. These captivating ruins carry a timeless narrative with their rich cultural mosaic, water channels, and the mystical atmosphere of tomb chambers. This design was born as a contemporary interpretation of the sounds echoing in the depths of Dara, the flowing passage of time over centuries, and the history written in stones.
dara
Koltuk, tıpkı Dara Harabeleri gibi çok katmanlı ve dönüştürülebilir bir yapıya sahiptir. Modüler yapısı, geçmişin çok işlevli mimarisine selam dururken, modern hayatın değişken ihtiyaçlarına uyum sağlar. Koltuğun organik formu harabelerin doğal yapısını çağrıştırır. Koltuğun organik birimleri Dara’nın zamanla yıpranmış taşlarının pürüzsüz yüzeyini andırır. Modülleri bir araya getirdiğinizde hissedilen manyetik uyum, antik şehirdeki taş blokların kusursuz birleşimini çağrıştırır. Zemindeki tonlarla uyumlu doğal bir renk paleti, Dara’nın gün batımındaki altın sarısı ışıltısını iç mekâna taşır.
The sofa, much like the Dara Ruins, has a multi-layered and transformable structure. Its modular design pays homage to the multifunctional architecture of the past while adapting to the changing needs of modern life. The organic form of the sofa recalls the natural structure of the ruins. The organic units of the sofa resemble the smooth surface of Dara’s timeworn stones. The magnetic harmony felt when the modules come together evokes the flawless joining of stone blocks in the ancient city. A natural color palette in harmony with the tones of the floor brings the golden glow of Dara’s sunset into the interior.
“Zamanın Katmanları” koltuğu, kullanıcısına yalnızca bir oturma deneyimi sunmaz; aynı zamanda bir yolculuk vaat eder. Modüler yapısı, ailenizle veya bireysel bir anın keyfini çıkarmak için yeniden tasarlanabilir. Tıpkı Dara’nın herkesin ruhuna farklı bir yankı bırakması gibi, koltuk da her kullanıcıda farklı bir duygu yaratır.
The “Layers of Time” sofa not only offers a seating experience but also promises a journey. Its modular structure can be reconfigured to enjoy moments with your family or individually. Just as Dara leaves a different echo in each soul, the sofa evokes a unique feeling in every user.
TAŞLARIN GÜCÜ, KONFORUN MODERN YORUMU
The Power of Stones, A Modern Interpretation of Comfort
Marde, Mezopotamya’nın kalbinde, zamanın katmanları arasında yükselen bir isim. Mardin’in eski çağlardaki bu adı, sağlamlığı, dayanıklılığı ve kültürel derinliği simgeler. Bu topraklarda yükselen her taş, insanın doğayla ve tarihle kurduğu bağın bir ifadesidir. Marde Koltuk, bu zamansız hikayeden ilham alarak, modern evlere kültürel bir mirasın güçlü ve konforlu bir yansımasını taşır.
Marde, rising amidst the layers of time in the heart of Mesopotamia, is a name that symbolizes strength, durability, and cultural depth. This ancient name of Mardin represents every stone rising from these lands as an expression of humanity’s connection with nature and history. Inspired by this timeless story, the Marde Sofa brings a powerful and comfortable reflection of cultural heritage into modern homes.
marde
Marde Koltuk, tıpkı adını aldığı kadim şehir gibi hem dayanıklı hem de estetik bir duruş sergiler. Modern ve sabit tasarımı, Mezopotamya’nın taş yapılarındaki sağlamlık anlayışını çağdaş çizgilerle buluşturur. Koltuğun yalın formu, mekânın odak noktası olurken, detaylarında saklı işçilik kullanıcılarına konforlu bir deneyim sunar. Zarif dokulu kumaşlar ve doğal ahşap ayak detayları, hem görsel hem de fiziksel bir sıcaklık katar. Marde Koltuk, sadece bir oturma alanı değil; aynı zamanda bir evin ruhunu tamamlayan dayanıklı bir yapı taşıdır. Marde Koltuk modern yaşamın konforunu sağlayan işlevsel modülleri ile zamansız bir yolculuğun temsilcisidir.
Much like the ancient city from which it takes its name, the Marde Sofa offers both durability and aesthetic presence. Its modern, solid design combines the robustness of Mesopotamian stone structures with contemporary lines. The sofa’s minimalist form becomes the focal point of the space, while the craftsmanship hidden in its details provides a comfortable experience for its users. Elegant textured fabrics and natural wood leg details add both visual and physical warmth. The Marde Sofa is not just a seating area; it is a sturdy cornerstone that completes the spirit of a home. With its functional modules providing the comfort of modern living, the Marde Sofa is a representative of a timeless journey.
BEREKETİN VE ZARAFETİN TATLI BULUŞMASI
The Sweet Union of Abundance and Elegance
BADEM SEHPA VE PUF SETİ
Badem koleksiyonu, Mardin’in badem şekerinden ilham alarak tasarlanmış, bereketin ve toprağın verimliliğinin zarif bir simgesidir. Badem formu, bölgenin doğal zarafetini ve toprağa bağlılığını simgelerken, sehpanın tas dokusu, Mardin’in taş işçiliği ve zengin kültürel mirasıyla mükemmel bir uyum içindedir. Bademin yuvarlak hatları, her detayda zarafeti ve estetiği birleştirirken, sehpanın ayakları, kutlesel formuyla güçlü ve sağlam bir duruş sergiler. Bu yapısal güç, sehpanın tasarımına dengeli bir estetik ve güven verici bir form katarak sade şıklık ve fonksiyonelliğin mükemmel bir birleşimini, yaşam alanlarınıza taşır.
The Badem Collection, inspired by Mardin’s almond candy, is an elegant symbol of abundance and the fertility of the land. The almond form represents the natural grace of the region and its connection to the earth, while the textured design of the coffee table harmonizes perfectly with Mardin’s stone craftsmanship and rich cultural heritage. The round shapes of the almond bring together elegance and aesthetics in every detail, while the table’s legs, with their solid form, stand strong and grounded. This structural strength adds a balanced aesthetic and reassuring form to the table’s design, bringing a perfect fusion of simple sophistication and functionality into your living spaces.
MARDİN'İN ZAMANSIZ İZLERİYLE BULUŞMA
A Journey Through Mardin’s Timeless Traces
KAMARİ KOLEKSİYONU
Kamari yemek odası, Mardin’in büyüleyici atmosferinden, tarihî yapılarına ve günlük yaşamın derin anlamlar taşıyan unsurlarına kadar pek çok öğeden ilham alıyor. Bu koleksiyonda, yalnızca bir yemek odası değil, aynı zamanda kadim bir hikâyeyi modern tasarımla harmanlayan bir yaşam alanı yaratmayı hedefliyor.
Kamari masasının yuvarlak formu ve füzyon bronz cam tablası, Mardin’in zarif cami minarelerini çağrıştıran yivli kubbe formunu odak noktası haline getiriyor. Masanın güçlü, ancak bir o kadar da nazik detaylara sahip ayak formu, bronz camın zarif şeffaflığı ile harmanlanarak Mardin’in ruhunu yansıtan bir merkez parçası olarak yaşam alanına anlam katıyor. Mardin minarelerinin etrafında uçuşan güvercinler, sandalyelerin tasarımına ilham veriyor ve her bir sandalye, bu huzur dolu kuşların soyut bir yorumu olarak, koleksiyonun zarafetini tamamlıyor. Sandalyeler, uçuş anındaki hafifliği ve özgürlüğü hissettiren bir dinamizmini yaşam alanlarınıza taşıyor.
The Kamari dining room draws inspiration from Mardin’s enchanting atmosphere, from its historical architecture to the profound elements of daily life. This collection is not merely a dining room but a living space that blends an ancient story with modern design.
The round shape of the Kamari table and its fusion bronze glass top center on the grooved dome forms that evoke the elegant minarets of Mardin’s mosques. The table’s sturdy yet delicate legs harmonize with the refined transparency of the bronze glass, creating a centerpiece that embodies the spirit of Mardin and enriches living spaces with meaning.
The doves that gracefully circle Mardin’s minarets inspire the design of the chairs, each one an abstract interpretation of these peaceful birds. These chairs complete the collection’s elegance, bringing a sense of lightness and freedom into your home with their dynamic form that mimics the feeling of flight.
Orta sehpanın tablasındaki ahşap kaplama, Mezopotamya Güneşi’nden ilham alıyor. Marküteri tarzında bir araya getirilen bu detaylar, koleksiyonun derin kültürel bağını somutlaştırıyor ve mekânda göz alıcı bir vurgu yaratıyor. Yan sehpa, minarelerin zarafetini minyatür bir sanat eseri olarak sunuyor. Sehpa ayaklarının tasarımı, Mardin’in mimari mirasını çağdaş bir perspektifle yeniden yorumluyor.
Konsol ve TV ünitesinde, geleneksel Mardin bakır el işçiliği, masif meşe ağacının sıcak ceviz tonlarıyla buluşuyor. Bu detaylar , geçmişten gelen ince işçiliği modern bir yorumla günümüze taşıyor. Kamari koleksiyonu, tarihî Mardin’in büyüsünü evinize taşırken, hem duyulara hitap eden hem de işlevselliği ile fark yaratan bir tasarım sunuyor. Her bir parça, geçmişin izlerini modern bir perspektifle birleştirerek hikâyenizin bir parçası olmaya hazır.
The coffee table’s wooden veneer top takes its inspiration from the Mesopotamian sun. Crafted in a marquetry style, these intricate details highlight the collection’s deep cultural connections and add a striking focal point to any space. The side table, a miniature work of art, reflects the elegance of the minarets. Its legs reinterpret Mardin’s architectural heritage through a contemporary lens. The console and TV unit merge traditional Mardin copper craftsmanship with the warm walnut tones of solid oak. These details bring the delicate artistry of the past into the present with a modern reinterpretation. The Kamari Collection brings the magic of historic Mardin into your home, offering a design that appeals to the senses while standing out for its functionality. Every piece is ready to become part of your story, seamlessly combining traces of the past with a modern perspective.
ZAMANSIZ ZARAFETİN YANSIMASI
A Reflection of Timeless Elegance
NİSİBİS KOLTUK
Koltuğun zarif kol ve sırt kısmında kabartma olarak yer alan su yolu motifi, Mezopotamya’nın can damarları olan Fırat ve Dicle nehirlerinin, bu bölgedeki yaşamı nasıl şekillendirdiğini anlatır. Bu ince detay, tarih boyunca akan nehirlerin sunduğu bereketi ve bağlantıyı, yaşam alanlarınıza zarif bir dokunuşla taşır. Koltuğun tasarımında yer alan zengin detaylar, İpek Yolu’nda taşınan dokuma ve kumaşlara uzanan bir köprü kurarak, tarihle bugün arasında benzersiz bir bağlantı oluşturur.
Nisibis Koltuk, kanepe ve koltukların ataları olan masif divanlardan esinlenen bir tasarım diliyle şekillenmiştir. Divanlardaki ince kol ve sırt motif süslemelerinden ilham alınarak yaratılan bu zarif parça, Mezopotamya’nın zengin kültür mirasını modern bir formda yeniden yorumlar. Kabuk iskelet ve iç dolgu kavramından esinlenen yapısı, dayanıklılığı ve estetiği bir araya getirir.
The armrests and backrest feature an intricate embossed waterway motif that symbolizes the Tigris and Euphrates rivers, lifelines of Mesopotamia, and their profound impact on shaping life in the region. This subtle detail brings the prosperity and connection offered by these historic rivers into modern living spaces. The rich design details create a bridge between history and the present, evoking the woven textiles and fabrics once carried along the Silk Road.
Shaped by a design language inspired by the ancestral sofas and couches known as solid divans, the Nisibis Sofa reinterprets the rich cultural heritage of Mesopotamia in a modern form, drawing inspiration from the delicate armrest and backrest embellishments of these traditional divans. Its structure, inspired by the concept of shell frameworks and internal fillings, seamlessly merges durability and aesthetics.
Her bir detay, Mezopotamya’nın sıcak topraklarından ve yüzyıllar boyunca çeşitli medeniyetlerin izlerini bıraktığı bu kadim coğrafyanın hikâyesinden ilham alır. Su yolu motifi ile zenginleştirilen kabartma dikişleri , el emeğinin nesilden nesle aktarılan hikayesini fısıldarken, sağlam yapısı ve dengeli formu, dayanıklılığın ve işlevselliğin mükemmel birleşimini sunar.
Bu koltuk, yalnızca bir oturma alanı değil; Mezopotamya’nın büyülü tarihine ve sanatsal derinliğine bir saygı duruşu niteliğindedir. Nisibis Koltuk, evinizde sadece bir tasarım objesi olarak değil, bir hikâye anlatıcısı olarak da yerini alır. Zamansız zarafeti, sıcak topraklardan gelen köklü mirasla buluşan bu çarpıcı parça, yaşam alanlarınıza sofistike bir dokunuş katmaya hazır.
Every detail reflects the warm lands of Mesopotamia and the stories of civilizations that left their marks on this ancient geography over centuries. The waterway motif with embossed stitching whispers tales of craftsmanship passed down through generations, while its sturdy construction and balanced form represent a perfect blend of resilience and functionality.
This sofa is more than just a seating area; it is a tribute to the magical history and artistic depth of Mesopotamia. The Nisibis Sofa takes its place in your home not only as a design piece but also as a storyteller. This striking piece, where timeless elegance meets the rich legacy of warm lands, is ready to add a sophisticated touch to your living spaces.
SONSUZ BİR ZARAFETLE, BARIŞIN YANKISI
The Echo of Peace with Timeless Elegance
Kufİ paravan
Kufi yazı sanatı, geleneksel Arap alfabesinin keskin köşeler ve geometrik formlarla estetik bir biçimde hayat bulmasıdır. Mardin’in mimarisinde sıkça karşılaştığımız bu sanat, zarafeti ve sadeliğiyle görsel bir denge ve estetik uyum yaratır. İşte bu zarif sanatın izlerinden ilham alarak tasarlanan Kufi, paravanın yüzeyine işlenen “Selamun Aleyküm” yazısı barış ve birlik temalarını hayat geçirir. Arapça’da bu kelime, tüm dünyayı kucaklayan bir huzur çağrısıdır, Bu söz barışın ve hoşgörünün derin anlamlarını taşır.
Kufi script is an art form that brings the traditional Arabic alphabet to life with sharp edges and geometric forms, creating an aesthetic balance and visual harmony. Often seen in Mardin’s architecture, this graceful art form is the inspiration behind the design of the Kufi Screen. The phrase “As-Salamu Alaikum” engraved on the screen embodies themes of peace and unity. In Arabic, this greeting is a universal call for peace, carrying profound meanings of harmony and tolerance.
The square shape of the screen is defined by a modernized interpretation of the waterway motif. Each corner symbolizes the passage of time and the flow of life, establishing a metaphor for the calm movement of water and the perpetual cycle of renewal. This motif reflects the rebirth and continuous transformation that every moment brings.
The Kufi Screen, with its geometric form, introduces a spiritual depth to your living spaces, aiming to bring peace and tranquility. It is a timeless piece that resonates with harmony and elegance, making it a meaningful addition to any environment.
ZARAFETİN VE GÜCÜN MODERN YANSIMASI
A Modern Reflection of Elegance and Strength
LALİN SEHPA SETİ
Lalin Sehpalar, hem estetik hem de manevi bir sembol olarak tasarlandı. Lale, bu büyülü şehrin sanatında ve ruhunda yankılanan zarif bir motiftir. Lalenin zarif ama güçlü duruşunu yansıtan tasarımı dövme metal üst tabla ile zenginleştirilmiştir. Sehpanın tablaları bakırın yüzyıllar boyu süregelen el işçiliğini ve ustalığını modern bir yorumla hayatımıza sunarken, ince metal ayakları, zarif bir şekilde lalenin gücüyle toprağa sıkı sıkıya bağlılığını andıracak biçimde birleşir. Lalin Sehpalar Mardin’in sanatına, inancına ve estetik anlayışına bir övgüdür.
The Lalin Coffee Tables are designed as both an aesthetic and spiritual symbol. The tulip is an elegant motif that echoes throughout the art and soul of this magical city. The design, reflecting the graceful yet powerful stance of the tulip, is enriched with a wrought metal top. The table tops showcase the centuries-old craftsmanship and mastery of copper, brought to life with a modern twist. The delicate metal legs elegantly come together in a way that evokes the tulip’s strength, firmly rooted to the earth. The Lalin Coffee Tables are a tribute to Mardin’s art, faith, and aesthetic understanding.
SÜTUNLARIN SESSİZ ŞARKISI
The Silent Song of the Columns
Mardin’in mistik silueti, göğe yükselen sütunların zarafetiyle yüzyıllardır tarih ve estetik arasında bir bağ kurar. Bu sütunlar, sadece bir mimari detay değil, aynı zamanda taşıyıcılığın ve sürekliliğin sembolüdür. Shilya Koltuk, bu zarif sütunlardan esinlenerek, modern yaşamın konforunu kültürel bir hikayeyle buluşturur.
SHİLYA
Shilya, Mardin’in otantik dokusunu ve kültürel derinliğini yaşam alanlarına taşır. Sabit oturum ve sırt formu, tıpkı Mardin’in ayakta kalmış sütunları gibi sağlam ve güven vericidir. Koltuğun ön ve arkasında yer alan ahşap sütunlar, zamana meydan okuyan taş işçiliğinin çağdaş bir yansımasıdır. Bu sütunları birbirine bağlayan ahşap yüzey, geçmişin hikayelerini fısıldarken, onu çevreleyen döşeme kol detayı modern konforu ve estetiği kucaklar. Shilya yerel dillerde “dinlenme yeri” anlamına gelir ve bu isim, Mardin’in dinginliği ve huzur veren atmosferini evlere taşır.
Shilya brings the authentic texture and cultural depth of Mardin into living spaces. The fixed seating and backrest form are as solid and reassuring as the standing columns of Mardin. The wooden columns on the front and back of the sofa are a contemporary reflection of the timeless stone craftsmanship. The wooden surface connecting these columns whispers the stories of the past, while the surrounding upholstery details embrace modern comfort and aesthetics.
Shilya, which means “resting place” in local languages, carries the tranquility and peaceful atmosphere of Mardin into homes. Shilya is not just a physical seating area, but also a sanctuary where the soul can rest.
Shilya, yalnızca fiziksel bir oturma alanı değil, aynı zamanda ruhun da dinlenebileceği bir sığınaktır. Shilya’nın silüeti, Mardin’in göğe yükselen mimari çizgilerini çağrıştırır. Ön ve arka sütunların zarif bir ahenkle buluşması, mekânın görsel odağı olur Shilya Koltuk, geçmişle geleceğin bir köprüsüdür. ve her detayında bir hikaye barındırarak bir mirasın modern yorumudur.
The silhouette of Shilya evokes the architectural lines of Mardin rising into the sky. The elegant harmony of the front and back columns creates the visual focal point of the space. The Shilya Sofa is a bridge between the past and the future, a modern interpretation of a heritage that carries a story in every detail.
ZİNCİRLERİN EZGİSİ
The Melody of Chains
ERBANE
Erbane, Mezopotamya’nın ritmini ve ruhunu taşıyan, zamanın ötesine geçen bir enstrümandır. Tellerin ve zincirlerin ahengiyle şekillenen bu çalgı, hem toprakların ezgilerini hem de bu ezgilerle dans eden ruhların özgürlüğünü anlatır. Sehpa tasarımı, erbane’nin bu büyülü ruhunu ve Mezopotamya’nın uçsuz bucaksız ovalarını modern bir forma dönüştürerek iç mekanlara taşır. Koleksiyonun hoparlöre sahip aydınlatmalı yan sehpası modern hayatın ihtiyaçlarını karşılayan özgün bir tasarım olarak hayatımıza girer. Işığın zincirler üzerindeki etkisi, mekânda mistik bir ambiyans yaratırken yuvarlak formu erbane’nin dairesel hareketini ve yaşam döngüsünü simgeler. Altına sıralanmış ve hafifçe sallanan zincirler, erbane çalındığında çıkan o melodik tınıyı gözler önüne serer ve zincirlerin hareketi, geçmişin yankısını bugüne taşıyarak mekânda adeta bir ritim yaratır.
Erbane is an instrument that carries the rhythm and soul of Mesopotamia, transcending time. Shaped by the harmony of strings and chains, this instrument tells the story of the melodies of the land and the freedom of the souls dancing to those melodies. The coffee table design transforms the magical spirit of the Erbane and the vast plains of Mesopotamia into a modern form, bringing them into interior spaces. The illuminated side table with a speaker, part of the collection, enters our lives as a unique design that meets the needs of modern life. The effect of light on the chains creates a mystical ambiance within the space, while the round form symbolizes the circular movement and life cycle of the Erbane. The chains, arranged beneath the table and slightly swaying, reveal the melodic tone produced when the Erbane is played, and the movement of the chains creates a rhythm in the space, carrying the echoes of the past into the present.
Üst tablaya işlenen kök kaplama, Mezopotamya’nın bereketli ovalarını ve yaşamın bu topraklardan nasıl filizlendiğini temsil eder. Bu desenler, toprağın hikayesini ve insanın onunla kurduğu ilişkiyi anlatan bir sanat eseri gibidir. . Erbane koleksiyonu, yalnızca işlevsel bir obje değil; aynı zamanda geçmişin ruhunu bugünün mekânlarına taşıyan bir köprü gibidir.. Tıpkı erbane’nin zincirleriyle yankılanan ezgiler gibi, ona dokunan herkes, Mezopotamya’nın derinliklerinden gelen bir hikayeye kulak verir.
The root veneer on the top surface represents the fertile plains of Mesopotamia and how life sprouted from these lands. These patterns are like a work of art telling the story of the earth and the relationship between humans and it. The Erbane collection is not only a functional object but also a bridge that carries the spirit of the past into today’s spaces. Just like the melodies echoed by the Erbane’s chains, everyone who touches it listens to a story from the depths of Mesopotamia.
MARDİN’İN MİMARİSİNDEN İLHAM ALAN KAT KAT KONFOR
Layered Comfort Inspired by Mardin’s Architecture
MARDİVAN KOLTUK
Mardivan, yalnızca bir koltuk değil; Mardin’in merdivenlerle yükselen, katmanlı evlerinden alınmış bir yaşam felsefesidir. Şehrin mimari yapısı, birbirinin manzarasını kesmeyen, hoşgörünün ve saygının birer simgesi olan kademeli planlarıyla eşsizdir. Bu anlayış, Mardivan’ın tasarım dilinde modern bir forma bürünerek yaşam alanlarınıza taşınıyor. Bu Mimariden İlham Alan Katmanlı yapısı, şehrin merdivenlerine referans olurken, tasarımına yansıyan sıcak dokular ve akışkan formlar ise Mardin’in kadim ruhunu çağdaş bir dilde ifade ediyor
Mardivan’ın tasarımı, Mardin’in katmanlı evlerini anımsatan bir yapı üzerine inşa edildi. Kol, sırt ve oturum birimleri katman katman bir araya gelirken, organik boğumları sayesinde hem akıcı bir estetik hem de çağdaş bir görünüm sunuyor. Bu tasarım yaklaşımı, koltuğun hem görsel hem de dokunsal bir deneyim sunmasını sağlıyor. Yerden yüksek formuyla Mardivan, modern yaşamın ihtiyaçlarına mükemmel bir şekilde uyum sağlıyor. Koltuğun masif kaide ayakları, tasarıma sıcaklık ve doğallık katarken, teknolojiyle uyumlu bir kullanım sunuyor. Geniş modülleri ve ergonomik detayları, hem bireysel konfor sunuyor hem de ailecek geçirilen anları daha keyifli hale getiriyor. Mardivan, hoşgörü, sadelik ve modern konforu bir araya getiren bir tasarım anlayışı sunuyor. İsmiyle olduğu kadar, formuyla da Mardin’i yaşatan bu koltuk, yaşam alanlarınızı sıcak, şık ve anlam dolu bir deneyimle buluşturuyor.
GEÇMİŞTEN GELECEĞE BİR KÖPRÜ
A Bridge from Past to Future
Tidu, ismini Mardin’in Akadlar zamanından kalan kadim isminden alır. Bu özel koleksiyon, Mezopotamya’nın bereketli toprakları, Fırat ve Dicle nehirlerinin sakin kıvrımları, Mardin’in mistik havası ve kadim kültürlerinden ilham alarak tasarlandı. Her bir detay, bu büyülü şehrin derin ruhunu, modern yaşam alanlarına taşırken, huzurlu ve sofistike bir atmosfer yaratıyor.
Tidu, the ancient name of Mardin from the Akkadian era, gives its name to this unique collection. Inspired by the fertile lands of Mesopotamia, the gentle curves of the Euphrates and Tigris rivers, the mystical aura of Mardin, and its ancient cultures, this collection brings the profound soul of this magical city into modern living spaces, creating a serene and sophisticated atmosphere.
TİDU KOLEKSİYONU
Tidu yemek odasında Mardin’in katori taşını hatırlatan traverten masa tablası sakin ve davetkâr bir atmosfer yaratıyor. Masanın dik açılı kemer formundaki ayakları, Mardin’in ikonik mimari yapılarının, revaklarının ve görkemli geçitlerinin bir yansımasıdır. Ayakların güçlü estetik duruşu, Mardin’in tarihî ve kültürel mirasına saygı duruşu niteliğindedir. Travertenin bu özel seçimi, geçmişin sert ama zarif taş dokularını modern bir biçimde hayatımıza dahil ederken, masif meşe kaplamadaki özel cila, Mezopotamya’nın toprak tonlarından ilham alarak her parçada doğanın sıcaklığını hissettiriyor.
Tidu koleksiyonunda yer alan konsol,dikey dolap ve TV ünitesi, Mardin’in sokaklarındaki mimari unsurları modern bir şekilde yorumluyor. Kıvrımlı formlar ve boşluklar, şehrin özgün mimarisinin izlerini taşıyan detaylar ile hem görselliği hem de işlevselliği birleştirerek, yaşam alanlarına Mardin’in kültürel ve estetik derinliğini taşıyor.
Her detayda, özgün detaylar ve form akışı hissedilirken, zarif ve fonksiyonel bir tasarım anlayışı da öne çıkıyor.Sehpanın tasarımları, Mardin’in teraslama tekniği ile şekillenen katmanlı mimarisine bir gönderme yapıyor ve boşluklu raflı yapısı, hem estetik hem de kullanım kolaylığı sunuyor.
Tidu, Mardin’in sokaklarında dolaşırken hissedilen sakinlik ve estetik bütünlüğü, modern yaşam alanlarına taşır. Bu koleksiyon, zamanın izlerini modern yaşamla buluştururken, Mardin’in derin kültürel geçmişini günümüzün estetik anlayışına başarıyla entegre eder. Tidu koleksiyonu geçmişten geleceğe uzanan bir köprü, bir hikâyedir. Her parçası, mekâna duyusal bir dokunuş katarken, geçmişin büyüleyici ve zamansız izlerini modern yaşantılarımıza taşır.
Every detail conveys a sense of authenticity and fluidity, while the design emphasizes elegance and practicality. The coffee table designs reference Mardin’s terraced architecture, with a layered, hollow-shelved structure that provides both aesthetic appeal and ease of use.
Tidu captures the tranquility and aesthetic harmony felt while wandering through Mardin’s streets, transporting it to modern living spaces. This collection blends the traces of time with contemporary life, successfully integrating Mardin’s profound cultural past with today’s design sensibilities.
The Tidu Collection is more than a story; it is a bridge from past to future. Each piece adds a sensory touch to your space, bringing the enchanting and timeless traces of the past into our modern lives.